Koç Üniversitesinin, kendi bünyesinde çalışan 400 asistanı, kendilerine tahsis edilmiş evlerden çıkarıp yurda sevk etmek istemesine üniversite asistanları karşı çıkıyor. Pandeminin yayılmaya devam ettiği koşullarda yemek, banyo ve çamaşır temizliği ihtiyaçları için ortak alanları kullanmak zorunda kalacaklarını belirten asistanları bu dayatmaya tepki gösteriyor.
Koç Üniversitesi asistanlarının yazılı açıklamasını okurlarımızın ilgisine sunuyoruz:
Koç Üniversitesi’nde eğitimlerini ve asistanlık görevlerini aktif olarak sürdüren lisansüstü öğrenciler olarak, üniversitenin tarafımıza tahsis etmiş olduğu – sözleşmeyle güvence altına alınmış – evlerimizden çıkartılıp üniversitenin Batı Kampüsü yurduna sevk edileceğimize dair bir süredir duyumlar almaktaydık.
Henüz netlik kazanmamış bu durumu teyit etmek ve detayları öğrenmek için üniversitenin ilgili yöneticileri ile irtibata geçtik. Yaklaşık 200’den fazla asistanın ortaklaştığı soruları, yönetime toplu e-posta aracılığıyla ilettik ve en kısa sürede cevap istediğimizi bildirdik. Taşınma işleminin esas muhatabı olan biz asistanlar karar alma sürecine dâhil edilmeyi talep ettik ve sürecin olabildiğince şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini önemle vurguladık. Bu talebi daha görünür kılmak adına sosyal medya aracılığıyla yaşadığımız durumu kamuoyu ile paylaştık. Okul yönetimi ısrarlı çabalarımıza rağmen, her nedense bizleri yok saymayı uygun gördü. Görüşme isteğimizi yanıtsız bırakan yönetim, tepeden inme bir kararla taşınma planını duyuracağını ilan etti. 6 ve 7 Ekim 2020 tarihlerinde fakülteler ile düzenlediği görüntülü toplantılarda, evlerin kapatılacağını ve neredeyse 400 asistanın Batı Yurtlarına yerleştirileceğini doğrulamış oldu.
Yönetim, taşınma planının bir sağlık komitesinin onayıyla karara bağlandığını ve bu ekibin danışmanlığında sürecin yürütüldüğünü ilan etti. Koronavirüs salgınının hızla yayılmaya devam ettiği bu kritik donemde, alınan kararın hangi bilimsel gerekçelere dayandırıldığı konusunda bizlere ikna edici herhangi bir açıklama yapılmadı. Toplantıda bu sürecin Aralık ayının sonuna kadar tamamlanacağı ve taşınması planlanan asistanlara kararın en az 10 gün öncesinden bildirileceği ifade edildi. Hemen sonrasında bazı arkadaşlarımıza evlerini 3 gün içerisinde boşaltmaları gerektiğine ilişkin e-posta atılması ise, endişelerimizde ne denli haklı olduğumuzun kanıtıdır.
Yurt yerleşkesinde yemek, banyo ve çamaşır temizliği ihtiyaçları için ortak alanları kullanmak zorunda olduğumuz tarafımıza bildirildi. 400’e yakın kişinin yaşaması beklenen bu binalarda, fiziksel etkileşimin ne kadar yoğun yaşanacağı açıktır. Yönetim, yurt planlamasında alınan önlemlere ilişkin detaylı bir açıklama yapmaktan kaçınmaktadır. Olası bir salgın durumunda ise sadece karantina alanı olarak kullanılacak bir binanın tahsis edileceği ve bu binada doktorların hazır bulunacağı bilgisi paylaşıldı. Karantina binasının kapasitesine, tıbbi müdahale imkânlarına ve görevli olacak sağlık personelinin sayısına dair net bir bilgi sağlanmadı. Ayrıca, bu toplantılarda üniversite yönetiminin yurt düzenine ilişkin çelişkili ifadeler ortaya koyması, yaşadığımız güvensizliği ve kaygıyı artırmaktadır. Bu şartların sağlığımızı an be an tehdit edeceğini ve hatta hayati bir tehlike altında yaşamak zorunda kalacağımızı düşünmekteyiz.
Okul yönetimi, yurt yerleşkesine taşınma kararını bizlere sözüm ona bir seçenek olarak sunmaya çalışmakta. Fakat kabul etmediğimiz takdirde, cüzi bir maddi destek sağlayacağını ilan etmiştir. Kampüse yakın olan evlerimizde yaşamaya devam etmek için ödememiz gereken kira ve ek masrafları karşılamak için bu destek katiyen yeterli değildir. Ortada bir seçenek esasen yoktur, taşınma süreci bir dayatmaya dönüşmüştür. Çoğu asistan için yurda taşınmak bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bizlerden, gelişigüzel kotarılan bu taşınma planının sağlık sebepleri dolayısıyla kararlaştırıldığına inanmamızı beklemekteler. Yaklaşık iki ay önce Rektörümüz Prof. Dr. Umran İnan 5 Ekim 2020 tarihinde kampüsün açılacağını ilan etmişti. Yüksek Öğretim Kurumu, salgının seyrinin riskli bir seviyeye ulaştığını gözlemleyerek üniversitelere bir öneri manzumesi iletti. Koç Üniversitesi ise bu önerge doğrultusunda 2020-2021 Akademik Yılı Güz Döneminde kampüsü kapalı tutmaya karar verdi. Hal böyle iken, lisans öğrencilerinden yurt konaklaması için elde edilmesi öngörülen kaynak akışı gerçekleşmedi. Dolayısıyla bu durum, taşınma planının ne yazık ki maddi kaybı telafi etmek adına yapılmış kaba bir tasarruf hesabından öteye gitmediğini açık etmektedir.
Koç Üniversitesi’nin sürdürdüğü bilimsel faaliyetlerin yükünü üstlenen; ulusal ve uluslararası alanda saygıdeğer bir konuma erişmesine büyük katkı sağlayan biz asistanlar bu dayatmayı asla kabul etmiyoruz. Salgın koşullarında can sağlığımızı tehlikeye atacak bu kararın durdurulmasını talep ediyoruz.