İmdat Freni

Che adına… – Ernest Mandel

Eric Toussaint tarafından bize gönderilen Ernest Mandel’in yayınlanmamış bir metnini yayınlıyoruz. Bu metin, Che’nin 1980’lerin sonunda SSCB’de Gorbaçov’un politikalarının propagandası olarak kullanılmasına tepki olarak 1989 yılında yazılmıştır. (Europe Solidaire Sans Frontières – ESSF)

Che’nin mirasını yeniden canlandırmaya yönelik pek çok girişim arasında en sonuncusu en az şaşırtıcı olanı değil. Nikaragua’da siyasi eğitim kursları veren Sovyet Gorbaçov tarihçisi Kiva Maidanicki (1929-2006) 1987 yılında Nikaragua’da yayınlanan Perestroika: la revolución de las esperanzas adlı kitabında Che ve Gorbaçov arasında “sosyalizmin değerleri” açısından “manevi ve psikolojik yakınlık” olduğunun altını çiziyor. Röportaj, Küba’da tanınmış bir gazeteci olan, genellikle Sovyet yanlısı bir duruştan ilham alan ve “ortodoks” Latin Amerika KP’leri ile sadık akım arasında iyi niyet misyonu verilmiş gibi görünen Marta Harnecker (1937-2019) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ancak bu toparlanma girişimi – perestroyka etiketi altında yürütülse bile – bir dizi zorluğu da beraberinde getirmektedir.

Piyasa temelli ekonomik reformlar Che’nin özellikle bağlı olduğu “sosyalizm değerleri” arasında yer almıyordu. Liberman ve Trapeznikov tarafından 1960’larda savunulan reformlara karşı düşmanlığı oldukça açıktı; şirketlerin mali özerkliğine dayanan “ekonomik hesaplama”nın getirilmesine ve her şeyden önce maddi teşviklere, parça başı çalışmaya ve ikramiyelere dayanan bir ücret sistemine karşıydı. Che’nin muhalefeti “ekonomik yasaları ve mekanizmaları” küçümsemesinden kaynaklanmıyordu: Che, kapitalist toplumdan kökten farklı bir sistem olarak tasarlanan, kâr ve meta kategorilerine karşıt kategorilere dayanan bir sosyalizm inşa etmek adına, sektörel çıkarlardan ziyade genel çıkarlar temelinde yatırımların ve kredilerin kontrolünü içeren titiz bir planlama ve merkezi bir bütçe sisteminden yanaydı. Aksi mümkün olmadığında, meta kategorilerinin kullanımının en az sosyalleşmiş sektörlerle sınırlandırılması gerektiğini düşünüyordu. “Kapitalizmin miras bıraktığı çürümüş silahlarla – ekonomik bir birim olarak meta, karlılık, bir uyarıcı olarak bireysel maddi çıkar – çıkmaz sokağa girme riskiyle karşı karşıyayız.” Tarihsel deneyim bunu doğrulamaktadır.

Mesajın açıklığı belirsizliğe çok az yer bıraktığından, Sovyet tarihçi “bir yüzyıldan daha eskiye dayanan” bu iddiaları ütopyalar deposuna atar. Dahası, ona göre bu görüşler “Che’nin bir teorisyen olarak anlayışının özünü” oluşturmaz; son olarak, “muzaffer devrimin ilk yıllarında kitlelerin ruh haline” uyarlanabilirler, ancak sonraki on yıllarda kitlelerin psikolojisi ve bilinci artık aynı değildir. Zavallı Sosyalizm! Tarihin ölçeğinde zar zor doğdu ve çoktan mahkum oldu!

Söylemeye gerek yok ki, Che’nin anlayışı – tüm Marksist teorisyenlerinki gibi – kitlelerin devrimci bilincini geçici bir olay haline getiren, kitlelerin kaçınılmaz olarak siyasi ilgisizliğe geri döndüğü ve piyasa yasalarına, havuca ve sopaya başvurmak zorunda kaldığı siyasi kaderciliğin antiteziydi. Che, tam tersine, kitlelerin seferberliğinin ve bilinçlerinin devrimci süreçleri teşvik eden enternasyonalist bir politikayla, bürokrasi ve yolsuzlukla mücadeleyle, liderlerin örnek davranışlarıyla ve sosyalist demokrasinin geliştirilmesiyle canlandırılabileceğine inanıyordu, ancak bu açıdan anlayışı sınırlıydı.

Her şey bir araya geliyor: Che’nin enternasyonalizmi, ABD ile diplomatik “diyaloğa” verilen önceliğin, Üçüncü Dünya’daki devrimci süreçlerin aleyhine olmasını ve bunların sadece “bölgesel çatışmalar” düzeyine indirgenmesini kabul etmekte zorlanırdı. Nikaragua’nın petrol sıkıntısı çektiği bir dönemde Sovyet hükümeti tarafından az miktarda ve şartlı olarak verilen askeri yardımı Gorbaçov “polisin kullandığı türden hafif silahlar seviyesine” indirmeyi düşünüyordu …. Vietnam’daki “sosyalist kamptan” gelen yardımın eksikliklerini şiddetle kınayan Che, proleter enternasyonalizminin bu “anlayışını” şiddetle kınardı.

Che’nin tüm bunlarla ne ilgisi var? Bu, Orta Amerikalı devrimcilerin sırtından Başkan Ronald Reagan’la yapılan uzlaşmaların acı faturasını ödetmek için tasarlanmış kaba bir propaganda operasyonu muydu? Ya da Latin Amerika Komünist Partisi’nin (ki buna çok ihtiyacı var) itibarını iade etmek için mi? Sovyet bürokrasisinin Che’nin Bolivya KP’si tarafından açıkça ihanete uğramasının ve uluslararası komünist hareket tarafından kınanmasının izlerini silmek istemesi muhtemeldir. Stalin’in torunlarında herhangi bir uluslararası kahraman bulamayanlar, 20 yıl sonra lekesiz bir bayrağın muazzam prestijini geri kazanmaya çalışıyorlar.

Çeviri: İmdat Freni

Kaynak: http://www.europe-solidaire.org/spip.php?article67378