Sessiz ama sakin olmayan bir yolculuk. İlk gençliğinin heyecanıyla fark etmese de ağır ağır içine çöküyor insanın yabanlık. “Dışladığım ruhum”, “ruhumla olan didişmeler” diyordu Oşin. Gençlik ideallerinden bir kopuştan söz etmiyordu. Bu köhne dünyanın tahayyülünü karartmaktan başka bir işe yaramayacağının bilincindeydi. Ancak bir şeyler de eksik kalıyordu. Hayatının son döneminde “insan”, “insanlık halleri” ve hümanizma temel meşgalesi oldu. Giydirilmiş, doğuştan gelen ve egemenlik içeren kimliklerden arınmanın gereğinden söz ediyordu.
Dikranagerd, Tıbrevank, maden mühendisleri (okul, sendika ve meslek odası), siyaset, Agos derken farklı gibi gözüken çevrelerde aynı dostluk, sıcaklık ve alçak gönüllükle anılan bir insan için bu yolculukta bir dönemeç değil kulvar değişimi söz konusuydu.
Onun bilançosunda, döneminin Tıbrevankı’nda öğrencileri derinden etkilemiş iki hocasının büyük emeği olduğunu hep hatırlamış ve anmış. Biri herhalde onun edebiyat zevkini, şiire olan ilgisini mayalandırmış olan Sabri Altınel, diğeri fen hocası olmakla birlikte gündelik hayatıyla öğrencilerinde derin bir sevgi yaratmış olan Baron Vahan. İkisi de afrası tafrası olmayan alabildiğine emektar ve alçakgönüllü ve muhterem insanlardı.
“İçimizdeki Kara Delik”
Agos’un yazı kadrosuna Hrant Dink, iki ahpariğini katmıştı. En kıdemlisi ANT dergisinin yazı işleri müdürlüğü gerekçesiyle 12 Mart sonrasını hapiste geçiren Ohannes Yaşar Uçar, diğeri de 12 Mart’ta Selimiye’de bulunmuş, 1980 öncesinin Demokrat gazetesinin Cihan Ateş’i, yani Oşin Çilingir. İkisi bir ara eküri olmuşlardı. İkisi de yaşadıklarını yazmadı. Agos hem ikisinin de kendilerini ifade etmelerine hem de muhabbet etmelerine vesile oldu. Kayıt düşülmemiş olmasına hayıflanmamak mümkün değil. Yine de bu vesileyle Oşin’den geriye bir kitap ağırlığında yazılar kaldı. Bir cenaze töreni vesilesiyle ölüm hakkında yazdıklarından Cumartesi Anneleri’ne, Gomidas’tan, sık sık üzerinde durduğu vicdan kavramına, su gibi akan bir yolculuk “İçimizdeki Kara Delik”. Nefret, hırs, intikam gibi duygulara inat prangalanmış insanın kurtuluşunu tartışan yazılar…
2013’te Adalı dergisine artık bir Büyükadalı olarak bir başka Adalı’nın, İdris Küçükömer’in anısına bir yazı yazdı: “Sezgisel Bilginin Ustası.” Küçükömer’in sözünü ettiği entelektüel aşka göndermede bulunarak şiirsel bir cümleyle yazıyı sonlandırdı: ‘Bu aşk İdris Küçükömer’e özgüdür.’
Oşin de kendine özgü bir yol tutturdu.
Pandemiye rağmen mezarı başındakilerin renkliliği ona saygının bir ifadesiydi.
Kaynak: Agos http://www.agos.com.tr/tr/yazi/25191/icimizdeki-aydinlik-osin