İmdat Freni

Utanmak için Geç Değil: Hrant Dink Cinayeti Dava Süreci – Gizem Karaköçek

Hrant Dink, yazdığı yazılar çarpıtılarak medya-devlet işbirliğiyle hedef gösterilmiş, mesnetsiz iddialardan yola çıkılarak açılmış davalarla halkın gözünde itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştı. Bu süreçte aldığı sayısız tehditler için yaptığı şikayetler sonuçsuz kalmış, bu tehditler için son yazısında kendini güvercin tedirginliğinde resmetmişti: “Bir yanı dikkat, bir yanı ürkeklik. Tıpkı bir güvercin gibiyim… Onun kadar sağıma soluma, önüme arkama göz takmış durumdayım. Başım onunki kadar hareketli… Ve anında dönecek denli de süratli.” Ve bu tehditlere rağmen gitmeyeceğini ifade edip şöyle bitiriyordu yazıyı: “Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler.”
19 Ocak’ta güvercin tedirginliğinde yaşayan bir gazeteciyi katlettiler. Hrant aramızdan ayrılalı 15 yıl geçti.

Hrant Dink Davası Süreci
20 Nisan 2007’de tetikçi Ogün Samast ve azmettiriciler hakkında “tasarlayarak öldürmek” suçundan dava açıldı.
Daha sonra düzenlenen ek iddianamelerle sanık sayısı 20 oldu ancak Ogün Samast, cinayeti işlediği tarihte 17 yaşında olduğu için yargılaması çocuk mahkemesinde yapılmak üzere dava dosyası ayrıldı. Yargılamanın sonucunda Ogün Samast, “tasarlayarak öldürmek” ve “ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından 21 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Azmettiriciler Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in de içinde bulunduğu sanıkların yargılaması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı ancak bu yargılamaya ihmali olan kamu görevlileri dahil edilmedi.
Oysa soruşturma ve dava aşamalarında kamu görevlilerin bilgisinin olduğu ortaya çıkmıştı.  15 Şubat 2006’da “Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldüreceği” bilgisinin Trabzon İstihbarat Şubesi polisleri tarafından kayıt altına alındığı ve bu bilginin 17 Şubat 2006 tarihinde Ankara Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı ve İstanbul Emniyet İstihbarat Şubesi’ne gönderildiği öğrenildi.
Kamu görevlilerinin soruşturulmasına izin verilmemesi nedeniyle Dink ailesinin avukatlarının yaptığı başvuruyu değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Eylül 2010’da devlet görevlilerinin Hrant Dİnk’in yaşamına yönelik bir tehlike bulunduğunu bilmelerine rağmen cinayeti engellemek üzere eyleme geçmediklerini  ve bu kişiler hakkında etkin bir soruşturma yürütülmediğini karara bağladı.
17 Ocak 2012’de yargılaması yapılan 19 sanık hakkında hükmü açıklayan mahkeme Yasin Hayal’in müebbet hapsine, Erhan Tuncel’in ise beraatine karar verdi. Ayrıca bu kararda “örgüt yok” denildi.
13 Mayıs 2013’te Yargıtay “örgüt yok” kararını bozarak “terör örgütü yok ama suç işlemek için oluşturulan bir örgütün varlığı söz konusu” dedi.
Yargıtay’ın bu kararı üzerine dava yeniden görülmeye başlandı. Mahkeme 30 Ekim 2014’te Yargıtay’ın bozma kararına uyulması yönünde karar verdi.
“Dördüncü Yargı Pakedi” adı verilen değişiklikle beraber AİHM tarafından etkin soruşturma yürütülmediğine karar verilen davalarda soruşturma açılması mümkün oldu. Bu değişiklikle Temmuz 2013’te Dink ailesi avukatları Trabzon Emniyet, Jandarma, İstanbul Valilik ve Emniyet görevlileri hakkında soruşturma açılması için başvuruda bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı İstanbul’daki emniyet görevlileri hakkında soruşturma izninin İstanbul Valiliğince karara bağlanmasını istedi. Valilik soruşturmaya izin vermedi. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nce Dink ailesinin bu karara yönelik yapmış olduğu itiraz reddedildi. Bu kararlar üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma izni istenenler hakkında takipsizlik kararı verdi.
Dink ailesi avukatları soruşturma izni verilmemesi yönündeki kararlara karşı Anayasa Mahkemesine başvurdular.  21 Mayıs 2014’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki karar kaldırıldı. 17 Temmuz 2014 tarihinde ise Anayasa Mahkemesince oluşturulan ihlal kararında  İstanbul Valilik ile Bölge İdare Mahkemesi kararının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu yönünde karar verildi.
1 Temmuz 2014 tarihinde HSYK kurulu tarafından Trabzon Emniyet ve Jandarma tarafından savcılık makamınca soruşturulma yürütülmesine yönelik karar oluşturuldu.
13 Ocak 2015’te yürütülen soruşturma kapmasında dönemin Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi görevlisi polis memurları Muhittin Zenit ve Özkan Mumcu tutuklandı.
18 Ocak 2015’te dönemin Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi görevlisi Ercan Demir tutuklandı.
6 Mart 2015’te dönemin Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek, 28 Mayıs’ta Emniyet İstihbarat Dairesi C Şubeden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer tutuklandı.
Savcılık tarafından 25 kamu görevlisi hakkındaki ilk iddianame hazırlandı. Kamu görevlilerinin ihmallerine ilişkin hazırlanan iddianamede, savcılık Fethullah Gülen Cemaatinin cinayeti bütün ayrıntılarıyla bildiğini iddianameye ekledi ve ‘yol verilen cinayet’ olarak tanımladı.
Kasım 2015’te, jandarmanın olay yerinde olduğuna dair kanıtlar savcılık dosyasına girdi. Jamdarmanın ihmali olduğu iddiaları ortaya atıldı. Ancak konuyla ilgili olarak kimse ifade vermeye çağırılmadı.
Savcı Gökalp Kökçü tarafından sunulan ancak başsavcılık tarafından reddilen iddianame savcının tekrar sunması ve ısrarıyla 4 Aralık 2015’te kabul edildi. Ancak Savcı Gökalp Kökçü, Dink cinayeti soruşturmasından alındı.
Nisan 2016’da kamu görevlileri hakkındaki yargılamaya başlandı. Kamu görevlileri hakkındaki dosya ile cinayetle ilgili ana dava birleştirildi.
15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi sonrasında Savcı Gökalp Kökçü dosyaya yeniden atandı. Bu atamadan sonra dosyaya Fethullah Gülen ve Zekeriya Öz de eklendi.
Soruşturma yürütülürken Jandarma’ya yönelik operasyon başlatıldı. Dosyada ismi geçen jandarma görevlilerinden birkaçı darbe girişimine katıldıkları gerekçesiyle tutuklandı. Darbe girişimi sonrası ise Dink cinayetiyle ilgisi olduğu konusunda 30’u aşkın jandarma görevlisi gözaltına alırken 15 ‘e yakın jandarma görevlisi ise tutuklandı.
 Birleştirilen dosyayla beraber sanık sayısı 85’e yükseldi.  Eski Mülkiye Başmüfettişi Mehmet Ali Özkılınç hakkında hazırlanan iddianameyle cinayetin “FETÖ/PDY”nin “araç suçu” olduğu iddia makamınca eklendi.
13 Haziran 2019’daki duruşmada ana dava hükümlüleri Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in de aralarında bulunduğu 9 kişinin dava dosyası zamanaşımı ihtimali nedeniyle ayrıldı. 9 Temmuz 2019’da açıklanan kararla, dosyası ayrılan Erhan Tuncel 99 yıl 6 ay, Yasin Hayal 7 yıl 6 ay, Ogün Samast 2 yıl 6 ay, Zeynel Abidin Yavuz 14 yıl 22 gün, Tuncay Uzundal 16 yıl 10 ay 15 gün, Ahmet İskender ile Ersin Yolcu 1 yıl 10 ay 15’er gün hapisle cezalandırıldı, Salih Hacısalihoğlu ve Osman Hayal ise beraat etti.

76 sanıklı davanın 20 Şubat 2020’deki duruşmasında tanık olan Kürşat Yılmaz ise kendisine Hrant Dink’in resmini gösteren bazı kişilerin onu öldürmesini istediğini ancak bu teklifi, ‘Türkiye zor duruma düşer’ diye kabul etmediğini söylerek planlanmış cinayete yönelik itiraflarda bulundu. 

6 Kasım 2020’de Dink cinayetinin eski savcılarından ve şu an FETÖ suçlamaları nedeniyle firari durumda olan Muammer Akkaş hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “FETÖ üyelerini koruma gayesiyle işlem yapmayarak dosyayı sürüncemede bıraktığı” gerekçesiyle, “silahlı terör örgütüne üye olmak ve görevi kötüye kullanmak” suçlarından 17 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.

14 Aralık 2020’de savcılık tarafından sunulan esas hakkında mütalaada ise özellikle cinayetin FETÖ tarafından yapıldığı vurgulandı. Mütalaada en çok dikkat çeken noktalar ise cinayetin işleneceğine dair bilgilerin, raporların görevliler tarafından kasten gizlendiği ve cinayetin tetikçisinin isim ve detay bilgilerinin yer aldığı raporun kasten Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından yok edildiği oldu. 

26 Mart 2021’de ise 76 sanığın yargılandığı dosya karar bağlandı. Mahkeme, aralarında Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’in de bulunduğu 26 sanığı hapis cezalarına çarptırırken, aralarında eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın da bulunduğu 39 sanık hakkında düşme ve beraat kararı verdi. 

76 sanık hakkında karar çıkan dosyada gerekçeli karar 14 Temmuz 2021’de açıklandı. Dink ailesi avukatları ise cezalandırılmaların eksik olduğunu, beraat ve düşme kararlarının hukuka aykırı olduğunu söyleyerek karara itiraz etti. Dosya istinafa gönderildi, istinafın dosyaya yönelik incelemeleri devam ediyor.


Bu cinayetin aydınlatılması Dink ailesinin avukatlarından Fethiye Çetin’in de dediği gibi ülkenin aydınlatılması demek. 15 yıl utanmak için hala geç değil!