İmdat Freni

Fas’ın Z Kuşağı ve Bölgesel Volkan – Gilbert Achcar

Birkaç yılda bir, 17 Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan ve ertesi yıl bölgedeki altı ülkeye yayılan ve diğer ülkelerde çeşitli kitlesel hareketleri de içeren büyük bir halk ayaklanması dalgasıyla doruğa ulaşan, “Arap Baharı” olarak bilinen dalganın, izole veya tesadüfi bir olay olmadığı tezini doğrulayan olaylar ortaya çıkıyor. Aksine, bu olay, benim “uzun vadeli devrimci süreç” olarak tanımladığım şeyin başlangıcını işaret ediyordu (Halk İstiyor: Arap İsyanı Üzerine Radikal Bir İnceleme, çev. Sanem Türkmen, Ayrıntı yayınları, 2020).

Bu değerlendirmenin temeli, Arapça konuşulan bölgedeki sosyopolitik patlamanın, derinlemesine yerleşmiş bir yapısal krizin tezahürü olduğu anlayışına dayanıyordu. Bu kriz, geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğinde kalkınma odaklı ekonomi politikalarının ortadan kaldırılması ve bunların neoliberal politikalarla değiştirilmesinden kaynaklanıyordu. Bu değişiklikler, neoliberal dogmanın dayandığı piyasa kapitalizmi idealinin gereklilikleriyle temelden çelişen bir bölgesel devletler sistemi içinde gerçekleşti.

Sonuç olarak, bölge, küresel Güney’in diğer bölgelerine kıyasla özellikle gençler arasında yüksek işsizlik oranları ile karakterize edilen, oldukça düşük bir ekonomik büyüme oranına maruz kaldı. Bölgedeki genç işsizlik oranları, özellikle üniversite mezunları arasında rekor seviyelere ulaştı. Bu sosyal gerçekler, siyasi nedenleri yerel olarak farklılık gösterse de, ortak bir sosyo-ekonomik temele sahip olan bölgesel ayaklanmaları körükledi. Bu analizin sonucu açıktı: Yapısal kriz çözülmediği sürece, sosyopolitik kargaşa devam edecek ve kaçınılmaz olarak daha fazla ayaklanma ve halk hareketi yaşanacaktı.

Nitekim, 2011 devrimci şok dalgasının yenilgisine rağmen —Bahreyn’deki Körfez monarşilerinin baskısı, Mısır’daki askeri darbe ve Suriye, Libya ve Yemen’in iç savaşa sürüklenmesi nedeniyle— 19 Aralık 2018’de Sudan’da ikinci bir ayaklanma dalgası başladı ve ertesi yıl Cezayir, Irak ve Lübnan’a yayıldı. Bu ikinci dalga, baskı ve COVID-19 salgınının birleşimiyle nihayet bastırıldı. Ancak, 25 Ekim 2021’deki askeri darbenin ardından bile Sudan’da devam etti ve 15 Nisan 2023’te silahlı kuvvetlerin iki fraksiyonu arasındaki çatışmanın sonucu olarak ülke iç savaşa sürüklendi.

Bu arada, 2011 ayaklanmalarının son başarısı olan Tunus’un demokratik sistemi, güvenlik güçlerinin desteğiyle 25 Temmuz 2021’de anayasayı askıya alan Cumhurbaşkanı Kais Saied’in önderliğindeki bir darbeyle yıkıldı. Sudan’da askeri gruplar arasında savaşın patlak vermesi ve altı ay sonra Gazze’de Siyonistlerin soykırım savaşı başlatması, bölgedeki umutları daha da söndürdü ve Arap ayaklanmalarının sosyal patlaması sönmüş gibi göründü.

Ancak, bölgedeki sosyal gerilimin gerçek durumunu değerlendirirken bu tür izlenimler güvenilir değildir. Bu değerlendirme için, somut sosyal ve ekonomik verilere, özellikle de önemli bir gösterge olan genç işsizliğine güvenmek gerekir. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre, Orta Doğu ve Kuzey Afrika hala dünyadaki en yüksek genç işsizlik oranına sahip bölgeler ve genç nüfusun (15-24 yaş) neredeyse dörtte biri işsiz.

27 Eylül’de Fas’ta başlayan ve son zamanlarda bir duraklama yaşansa da henüz sona ermeyen kitlesel gençlik hareketi, bölgedeki sosyal volkanın hala aktif olduğunu vurguluyor. Ülkenin endişe verici işsizlik verileri göz önüne alındığında, Faslı gençlerin sokaklara dökülmesi şaşırtıcı değildir. Fas Planlama Yüksek Komisyonu’na göre, 15-24 yaş grubundaki (Z kuşağının çoğunluğunun ait olduğu grup) işsizlik oranı bu yıl yaklaşık %36’ya ulaşmış, bu yaş grubunun neredeyse yarısı (%47) kentsel alanlarda işsizdir. 25-34 yaş grubunda bu oran %22, kentsel alanlarda ise %27,5’tir. Bunlar gerçekten çok yüksek oranlardır ve tüm mezunların %20’sine yaklaşan mezun işsizliği ile daha da kötüleşmektedir. Ayrıca, işgücündeki kadınların neredeyse beşte biri işsizdir. Bu rakamlar, Fas’taki Z Kuşağı hareketine öğrencilerin ve genç kadınların yüksek katılımını açıklamaya yardımcı olmaktadır.

Bu yeni nesil aktivistler, özellikle sosyal medya teknolojisinin kullanımıyla yeni örgütlenme biçimlerini de beraberinde getirmektedir. Dijital platformlarda ustaca hareket eden eğitimli gençler, bu hareketlerin merkezinde yer almaktadır. Bölgesel ayaklanmaların ilk iki dalgası büyük ölçüde Facebook’a dayanırken, Fas’taki Z kuşağı hareketi, daha hızlı ve daha merkezi olmayan demokratik karar alma sürecine olanak tanıyan Discord platformunu benimsemiştir. Discord’da 200.000’den fazla kullanıcı, gösterilere devam edip etmemeyi oyladı. Bu, gençlik devrimci hareketinin demokratik özörgütlenmesinde önemli bir adım olan Sudanlı “Direniş Komiteleri”ne kıyasla bile daha gelişmiş bir taban örgütlenmesi düzeyini yansıtıyor.

Ancak, tüm bu deneyimlerde eksik olan şey, demokratik taban gençlik hareketiyle güçlerini birleştirerek statükoya inandırıcı bir alternatif sunabilecek radikal, ülke çapında bir siyasi harekettir. Bu hareket, özgürlük, demokrasi ve sosyal adalet özlemlerini somutlaştırmalı ve mevcut rejimleri değiştirebilecek siyasi kapasiteye sahip olmalıdır. Böyle bir alternatifin ortaya çıkmaması halinde, bölgedeki gelecekteki ayaklanmaların başarısı belirsizliğini koruyacaktır. Bölgesel devrim süreci devam edecek olsa da, uygulanabilir bir alternatifin olmaması tehlikeli bir çıkmaza yol açabilir: mevcut rejimler kaba kuvvetle iktidarı elinde tutarken, diğerleri iç savaş kaosuna sürüklenebilir.

Kaynak: https://gilbert-achcar.net/morocco-genz

Çeviri: İmdat Freni Çeviri Kolektifi