İmdat Freni

Trump ve Filistin: “Yüzyılın Anlaşması”ndan Sonra “Bin Yılın Anlaşması” – Gilbert Achcar

Trump’ın yeni planı, beş yıl önce açıkladığı plandan daha da gerçekçi değil.

Beş yıldan fazla bir süre önce, 28 Ocak 2020’de, dönemin ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun da katıldığı Beyaz Saray’daki bir törende Filistin için barış planını açıkladı. Plan, Trump’ın damadı Jared Kushner tarafından hazırlanmıştı. Seçim kampanyası sırasında Trump, Araplar ve İsrail Devleti arasında “Yüzyılın Anlaşması” olarak adlandırdığı bir anlaşmaya aracılık etmeyi vaat etmişti. Netanyahu da etkinlik sırasında ABD başkanını coşkuyla överek bu ifadeyi tekrarladı.

Geçen Pazartesi, Trump’ın karakteristik özpromosyon ve artan narsisizmi, Kushner ve eski İngiliz Başbakanı Tony Blair’in ortaklaşa hazırladığı planın duyurusunu “medeniyet tarihinin en önemli günlerinden biri” olarak nitelendirerek ve planın “yüzlerce, binlerce yıldır süren sorunları” çözebileceğini iddia ederek yeniden ortaya çıktı.

Gerçek şu ki, son “Milenyum Anlaşması”, öncülü “Yüzyılın Anlaşması” gibi, nihayetinde hiçbir şeyi çözmeyecek. “Gazze’nin yeniden inşası ilerledikçe ve Filistin Yönetimi’nin reform programı sadakatle uygulandıkça, Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme ve devlet kurma yolunda güvenilir bir yolun koşulları nihayet yerine getirilebilir” (Madde 19) ifadesiyle plan, mevcut haliyle Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına dayalı olmadığını dolaylı olarak kabul etmektedir. Bunun yerine, bu hakkı sadece bir olasılık (“olabilir”) olarak ele almaktadır. Nitekim Netanyahu, duyurunun ardından verdiği bir röportajda bu hakkı tanımadığını ve İsrail’in “buna zorla direneceğini” doğrulamak için hiç vakit kaybetmedi.

Bu kusurlu temel, Trump’ın yeni planını beş yıl önce açıkladığı plandan daha da gerçekçi olmayan hale getiriyor. Orijinal “Yüzyılın Anlaşması” Batı Şeria’nın bazı bölgelerini ve Gazze Şeridi’nin tamamını kapsayan bir Filistin Devleti’nin kurulmasını önerirken, yeni plan Gazze’ye uluslararası bir mandanın dayatılmasını öngörüyor. Bu öneri, I. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan sömürge mandalarını yansıtıyor ve 1999’da Kosova’da kurulan uluslararası yönetimden esinleniyor. İşte bu emsal, eski İngiliz Başbakanı Tony Blair’in Trump’ın liderliğinde Gazze’yi yönetme projesine dahil olmasını açıklıyor. Blair, Kosova Savaşı’nda ve ardından ülke yönetimi ile ilgili kararların alınmasında merkezi bir rol oynamıştı.

Plan, İsrail ordusunun Gazze’den kademeli olarak çekilmesini ve yerine “uluslararası istikrar gücü”nün (Bosna-Hersek’teki misyondan ödünç alınmış bir isim), İsrail ordusunun “Gazze’den tamamen çekilene kadar, geçiş dönemi otoritesi ile yapacakları anlaşmaya göre işgal ettikleri Gazze topraklarını ISF’ye kademeli olarak devredeceklerini, ancak Gazze’nin yeniden ortaya çıkabilecek terör tehditlerine karşı güvenli hale gelene kadar güvenlik çemberinin varlığını sürdüreceğini” belirtmektedir (16. madde).

Diğer bir deyişle, plan tam olarak amaçlandığı gibi uygulanmış olsa bile, İsrail ordusu, Siyonist devletle olan tüm sınır boyunca Gazze’ye yaklaşık bir kilometre derinliğinde uzanan ve yaklaşık 60 kilometre uzunluğundaki bir “güvenlik çemberi” üzerindeki kontrolünü elinde tutacaktır. Bu çemberin inşası, İsrail’in işgalinin başlangıcında, Gazze Şeridi’nin geri kalanından daha geniş çaplı bir çekilmenin ardından bu çember üzerindeki kontrolün korunacağı beklentisiyle açıkça başlatılmıştır.

Sonuç olarak, Hamas, planı onaylayan Arap ve Müslüman hükümetlerin baskısı altında Trump planını kabul etse bile (hareket, bu yazının yazıldığı sırada henüz pozisyonunu açıklamamıştı) ve “Milenyum Anlaşması” uygulanmaya başlasa bile, önümüzdeki yol zorlu ve tehlikeli olmaya devam edecek ve muhtemelen tam bir çıkmaza girecektir. Plan, İsrail’in Gazze Şeridi’nin büyük bir kısmı üzerindeki kontrolünü sağlamlaştıracak kalıcı bir oldubittiyle sonuçlanacaktır. İsrail, Gazze’nin büyük bir kısmını işgalini sürdürmek için, en temel direniş biçimlerini bile içeren ve devam etmesi kaçınılmaz olan “terör tehdidi”ni yeniden gerekçe olarak gösterecektir. Bu işgal, uluslararası hukukta 58 yıldır resmi olarak “geçici” kabul edilmektedir.

Çeviri: İmdat Freni

Kaynak: https://www.europe-solidaire.org/spip.php?article76450