Hitler’in iktidarı ele geçirmesi ve Alman Sosyalist Partisi (SPD) ile Alman Komünist Partisi (KPD)’nin Nazi cellatları karşısındaki mücadelesiz teslimiyeti Avrupa işçi hareketi üzerinde bir travma etkisi yarattı. Her yerde şu çığlık yankılanıyordu: Bir daha asla.
İşçi hareketinin geniş bir öncü kesimi, gerektiğinde silaha da sarılarak, her koşulda faşizmin yükselişine karşı koymaya karar verdi. Avusturya’daki Schutzbund’un Şubat 1934’deki kahramansı ayaklanması bunun bir örneği. Bir tereddüt anının ardından Fransa’daki aşırı sağ tehdidine karşı sosyal demokrat parti SFIO ile Fransız Komünist Partisi (PCF) arasında birleşik cephe kuruldu. İşçi ittifakının sonucu olarak İspanya’da Ekim 1934 ayaklanması yaşandı.
Daha öncesinden bu dönemeci sezen Lev Troçki buradan daha genel stratejik sonuçlar çıkarır. 30 Ocak 1933’te Nazilerin iktidara gelişi ve Komünist Enternasyonal’in Stalinist fraksiyonunun bundan gerekli sonuçları çıkarmayı ısrarla reddetmesi, II. Enternasyonal’in 4 Ağustos 1914’teki iflasına tekabül ediyordu. III. Enternasyonal, dünya devriminden geçtik, proletaryanın çıkarlarını dünya çapında savunmakla yükümlü bir araç olarak ruhunu teslim etmişti. “Tek ülkede sosyalizmin inşası” girişimine baş koymuş olan Sovyet bürokrasisine tâbi oluşu onun sonunu getirmişti. Yeni bir Enternasyonal’in, bir IV. Enternasyonal’in inşasına yönelmek icap ediyordu artık.
Yaşanmakta olan yeni radikalleşmenin başarısını sağlamak için; emekçilerin kendiliğinden gelişen antifaşist tepkisinin bir kez daha sınıf ittifakı uygulamalarına doğru saptırılmasını önlemek için; faşizme karşı gelişen mücadelenin başta İspanya ve Fransa olmak üzere, potansiyel olarak bir dizi başka ülkede de yeniden doğmakta olan sosyalist devrim imkanlarını boğmaya dönük pratiklere doğru çekilmesini engellemek için yeni bir Enternasyonal vazgeçilmezdi.
Troçki’nin gözünde yeni partilerin ve yeni bir Enternasyonal’in yaratılmasına yönelmek önemli bir stratejik değişiklik teşkil eder. Sovyetler Birliği’ndeki parti içinde oluşan Sol Muhalefet olsun, Komünist Enternasyonal’in içindeki Uluslararası Sol Muhalefet olsun, bu örgütler yeni bir parti ve yeni bir Enternasyonal kurmaya dönük çizgiyi reddedip KP’lerin reformlar aracılığıyla düzeltilmesi yönelimini benimsemişti. Troçki’nin ve mücadele arkadaşlarının 1933’ten itibaren fikir değiştirmesinin sebepleri üzerinde burada durmayacağız.
Başından itibaren Troçki yeni Enternasyonal’i sekter ve dışlayıcı olmayan bir yapı olarak tasarlamıştır. Bu çabayı yalnızca Troçkist fraksiyonla sınırlı tutma ve yeni Enternasyonal’in bu fraksiyonun çizgisel büyümesiyle güçleneceği fikrini kesinlikle paylaşmıyordu.
II. ve III. Enternasyonallerin utanç verici teslimiyetine karşı, iflas eden bu iki Enternasyonal’in arasında bulunan merkezci yapılar içinde, sosyal demokrat gençlik örgütleri saflarında ve mütevazı olmakla birlikte KP’lerin sol kanatlarında yükselen isyanın bilincinde olarak, Troçki bir uluslararası örgütün temellerini atmak için bu güçlerin olabildiğince geniş bir kesimini bir araya getirmenin tüm imkanlarını yoklamıştır.
Bu çaba Alman işçi hareketinin üçüncü büyük yapısı olan ve SPD’den solcu bir kopuşun ürünü olan Sosyalist İşçi Partisi (SAP)’nde yankı uyandırır (daha kısıtlı güçlere sahip olmasına karşın 1917’deki USPD’ye benzer bir kopuştur bu).
KP muhalefetinin Brandler tarafından yönetilen ve “sağ” olarak adlandırılan bir kanadı SAP’a katılmıştı. Başlıca yöneticileri, en önemli Alman komünist sendika liderlerinden biri olan Walcher (müstear ismi Schwab) ve Paul Levi’nin ihracından beri KP’nin tanık olduğu en yetenekli politik yönetici olan Paul Frölich’tir. Frölich uzun yıllardan beri Troçki’ye hayranlık duyuyordu.
Troçki Walcher’le birkaç görüşme yapar. Ağustos 1933’teki yeni bir Enternasyonalin kuruluşuna dönük “Dörtler Açıklaması” bu görüşmeler sonucunda gerçekleşir. Bu açıklamaya Uluslararası Sol Muhalefet’in ve SAP’ın yanı sıra, Hollanda’dan iki yapı katılır: Troçki’nin dostu olan ve Hollanda donanmasındaki isyancı denizcileri cesurca savunmasının ardından Amsterdam milletvekili seçilmiş olan Sneevliet’in yönettiği RSP ile sosyal-demokrasi saflarında yaşanan bir kopuşun ürünü olan ve P. Schmidt tarafından yönetilen OSP.
Fakat bu “Dörtlü” sol sosyalist bir yapının varlığıyla karşı karşıyaydı, II. Enternasyonal’den kopan Internationale Arbeitsgemeinschaft (IAG). 1933 Ağustos sonunda, IAG’yi oluşturan yapılar Paris’te, “Dörtlü”nün de yeni bir Enternasyonal’e dönük çağrısını sunacağı bir konferans düzenlemeye karar verir. Paris Konferansında IAG’nin kapsadığı coğrafi alan bir miktar genişler, “maksimalist” İtalyan Sosyalist Partisi’nden, Fransız PUP’den, Joaquim Maurin tarafından yönetilen Federacion Comunista Iberica’dan temsilcilerin yanı sıra bir İsveç partisinden ve ABD sosyalist partisinden gözlemciler katılır. Toplamda 11 ülkeden gelen 14 örgüt, 39 delege ve sekiz misafir tarafından temsil edilir.
“Dörtlü” yeni bir Enternasyonal’e dair çağrısını konferansta seçime sunmaya çalışır fakat başarısız olur. En başta Norveç sosyalist partisiyle Britanya Bağımsız Emekçi Partisi (ILP)’ sinin amansız direnişiyle karşılaştı.
Asgari bir programatik çerçeveye dayalı bir uluslararası örgüt fikri, basit bir işbirliği yapısı lehine reddedildi.
Ağustos 1933’ten sonra Londra Bürosu tarihi uluslararası dört konferansa dayanır: Ocak 1934 Londra konferansı ve resmi olarak Brüksel Bürosu’nun oluşturulduğu Paris Şubat 1935 konferansı; Kasım 1936 Brüksel konferansı ve Şubat 1937 Paris konferansı.
Görünürde Londra Bürosu güçlü örgütleri birleştirir. Norveç İşçi Partisi (DNA) ülkenin başlıca kitle partisiydi. 1933 seçimlerinde %40’ın üzerinde oy almıştı. Hükümeti oluşturmaya hazırlanıyordu.
İsveç Sosyalist Partisi’nin –KP’nin Kilbom tarafından yönetilen eski “sağ” fraksiyonu- dört milletvekiline ve sağlam bir sendikal tabana sahiptir. Gücünü ciddi ölçüde yitirmeye başlamasına rağmen köklü bir geleneğe sahip olan Büyük Britanya ILP’sinin de dört milletvekili vardı. Maurin’in İşçi Köylü Bloğu (BOC) ve sonrasında BOC ile Sol Muhalefet’in birleşmesiyle oluşan POUM, İspanyol devletinin temel sanayi bölgesini oluşturan Katalonya’da KP’den daha güçlüydü. Polonya’nın küçük sol sosyalist partisini, NSSP, diğerlerinden daha zayıf olmakla birlikte kimi bölgelerde ciddi bir güce sahipti. Hollanda’daki iki parti binlerce üyeye sahipti. SAP’a gelince, vahşi bir Nazi saldırısına maruz kalmasına rağmen III. Reich sırasında reel bir yeraltı faaliyetini sürdürmeyi başarmış ve sürgünde bulunan çok sayıda yerel gruba sahipti. Partinin gençliği Willy Brandt tarafından yönetiliyordu.
“Görünürde” dememizin sebebi “birleşme” tabirine ilişkindi. Çünkü Londra Bürosu’nda toplanan on civarındaki örgüt birleşmiş olmaktan fersah fersah uzaktı. Hatta o kadar birleşmemişlerdi ki en ufak bir ortak somut eylemde bulunmaktan acizlerdi.
Belirli zorunluluklara tabi tutan bir uluslararası örgütsel çerçeveyi benimsemeyi reddetmeleri, öncelikli olarak “merkezileştirilmiş Enternasyonallere” dönük bir kuşkudan veya “ulusal özerkliği” (“ulusal” sosyalizmi veya “ulusal” komünizmi) savunmaya dönük soyut bir arzudan kaynaklanmıyordu. Gündelik siyasal pratik içinde birlikte ilerlenmeyeceği inancını yansıtıyordu. Bu gerçekçi bir inançtı.
Aslında bu, Londra Bürosu üyelerinin birbirlerine karşı duyduğu hatta yarattıkları uluslararası örgüte duyduğu sınırlı saygının pratik sonucuydu.
Londra Bürosu’nun sekretaryası kendi kaderlerine terk edilmiş, her türden araçtan mahrum üç-dört kişilik bir çekirdekten oluşuyordu. Tüm bir 1935 yılı boyunca toplamda 47 sterlinlik bir bütçeye sahipti –resmi olarak Büro’nun saflarında görünen yüz milletvekilinin bir tekinin gelirinden bile az! Basit bir bilgilendirme bülteninin ve uluslararası konferansların tutanaklarının yayınlanması bile neredeyse çözülmesi imkânsız sorunlar çıkarıyordu. Bu genelde altı ay sürüyordu.
Londra Bürosu’nu oluşturan partiler arasındaki ayrımlar, “seküler” teorik soyut meselelere değil dönemin merkezi stratejik sorunlarına dayanıyordu: kapitalizmin durumu ve olası yönelimleri (krizin doğası); işçi hareketinin durumu ve olası yönelimleri (yani krizden çıkmanın koşulları).
Troçki ve Uluslararası Sol Muhalefet, kapitalizmin yapısal krizinin son derece derin olduğundan emin oldukları için yeni bir Enternasyonal’in yaratılmasını savundular. Kapitalizm, Avrupa ülkelerinin birçoğunda faşizmden (veya yarı faşist rejimlerden) ve savaştan başka çıkış yolu bulamayacaktı. İşçi sınıfıysa buna karşı koymaya hazırdı. Fakat barbarlığa doğru bu gidişat ancak sosyalist devrimin zaferiyle durdurulabilirdi. İşçi sınıfının karşı saldırısını, faşizmin yükselişine karşı oluşturulacak bir birleşik işçi cephesi sağlayabilirdi. Ancak sosyalist devrime yönelmediği, sınıf ittifakı tarafından soğurulduğu takdirde işçi hareketi kesin bir mağlubiyet yaşayacaktı. Bu durumda da savaşa giden yol açık olacaktı.
Faşizmin yükselişine karşı birleşik işçi cephesinin gerekliliği konusunda genel bir mutabakata varmış olan Londra Bürosu’nu oluşturan partiler birbirine tamamen zıt iki yönelim belirlemişti.
Uluslararası Sol Muhalefet, BOC, RSP, OSP ve başlarda SAP, yeni devrimci sosyalist (komünist) partilerin inşasına yöneldi. DNA ve ILP ise SSP’nin bir kısmını peşine takarak, bir eylem birliği döneminin ardından sosyalist partilerin ve KP’lerin birliğinin sağlanmasına yöneldiler.
Kitlelerin birlik arzularını, mevcut örgütlerin muhafaza edilmesi, hatta bunlar arasında bir organik birlik arzusu olarak yorumladılar. Yeni partilerin ve yeni bir Enternasyonal’in kurulmasının bir bölünme operasyonu olarak algılanacağını düşünüyorlardı.
Esasında DNA İsveç ve Danimarka sosyal-demokrasisiyle giderek daha yakın bir işbirliği kurarak II. Enternasyonal’e katılmak istiyordu. ILP, KP’yle neredeyse tamamen kurumsallaşmış bir birleşik cephe kurmak istiyordu; SSP de benzer bir yönelimin özlemini duyuyordu.
Komünist Enternasyonal’in VII. Kongresi’nde burjuva liberal partilerle halk cepheleri oluşturma kararı alındıktan sonra, bir tereddüt süresinin ardından SAP da yön değiştirir.
Bu yönelim değişikliğinin hemen öncesinde II. Enternasyonal’in yeniden oluşturulan sol kanadıyla uzatmalı bir flört; Belçika’daki Spaak’la, burjuvaziyle bir koalisyon hükümetinde bakan olmaya varacak bir yakınlaşma; Fransa’da, ilerleyen zamanlarda Stalin yanlısı Zymomsky eğilimini ve Marceau Pivert’in Devrimci Sol grubunu oluşturacak olan akımları bünyesinde birleştiren Bataille Socialiste grubuyla bir yakınlaşma yaşanmıştı.
Bu sırada RSAP’de birleşmiş olan RSP ve OSP bu eğilime direnmeyi başardı. POUM, bir yandan sosyalist devrim yönelimini muhafaza edip öte yandan da resmi olarak Halk Cephesi’ne katılarak ikircikli bir tutum almıştı.
Gündelik siyasal pratik düzleminde bunlar uzlaşmaz pozisyonlardı. Stratejik yönelim ve gündelik siyaset konusundaki ayrımlar Stalinizm karşısında tamamıyla zıt tutumların alınmasıyla daha da derinleşiyordu. Bu dönemde Stalinizm, SSCB’de Kirov’un öldürülmesinin ardından kitlesel temizlik harekatıyla ve Moskova duruşmalarıyla, Avrupa’daysa İspanyol devrimi ve Fransa’daki devrimci yükseliş karşısındaki tutumuyla karşı-devrimin belirleyici evresine girmişti.
Londra Bürosu’nun yalnızca Stalin yanlısı kanadının değil, en sosyal-demokrat kanadının dahi Troçkistlere ve eski Bolşeviklere karşı Stalinist baskıyı mahkûm etmeyi reddetmesi son derece anlamlıdır. Norveç’te DNA hükümeti ve bizzat, uğursuz bir tip olan Trygve Lie, Stalin’in cürümlerini teşhir etmesini önlemek için Troçki’yi ülkede kapalı tuttu. ILP ve SSP (tıpkı Brandlerciler gibi) ilk Moskova mahkemesini mahkûm etmeyi reddetti. POUM ve RSAP daha onurlu bir tutum aldılar. SAP iki pozisyon arasında gidip geldi.
Fakat bu uzlaşmaz yönelimleri iyiden iyiye belirginleştiren İspanya iç savaşıdır. Mayıs 1937 günlerinin ardından POUM’a karşı kitlesel baskı ve saldırı ânına kadar Londra Bürosu’na dahil olan örgütler (POUM dâhil olmak üzere) liberal burjuvaziyle İspanyol Devrimini boğacak olan “antifaşist birlik” stratejisini pratikte sorgulamayı reddettiler. Ülkede meydana gelenler konusunda gayet huzurlu, aşırı iyimser, yanlış bir bakışa sahiptiler. Yalnızca “antifaşist” güçlerin yükselişini görüyorlardı, halbuki giderek yükselen karşı-devrimin kendisiydi.
Karşı-devrimin, POUM’un yanı sıra CNT’yi ve genel olarak işçi hareketini hedef alan baskı ve saldırılarıyla birlikte iyice açığa çıkması karşısında hazırlıksız yakalandılar ve kuvvetli bir tepki vermekten aciz kaldılar. Yalnızca, POUM ile hayli etkili bir uluslararası dayanışma eylemi düzenleyebildiler.
Bu trajik yanılgı, kendini sembolik olarak şu şekilde gösterdi: Kasım 1936 konferansında yani nüfuzunun zirveye ulaştığı noktada, POUM’un 1936 Temmuz ve Ağustos’taki kahramanca mücadelesiyle edindiği uluslararası devrimci itibarı da arkasına alarak Londra Bürosu, 1937’nin mayıs ayı için Barselona’da Avrupalı devrimci sosyalistlerin toplanacağı bir konferans çağrısı yapmayı önerir. Bu tam da “demokratik” karşı-devrimin Cumhuriyetçi İspanya’da zafere ulaşacağı ve POUM’a karşı kitlesel bir saldırının başlayacağı zamandır.
Bu koşullarda, Brüksel konferansının başarısını, neredeyse tam bir faaliyetsizlik döneminin sonucu olarak Londra Bürosu’nun ilk dağılma emarelerinin görüleceği Şubat 1938 Paris konferansının takip etmesinde şaşırılacak bir şey yok (ki bu sırada DNA ihraç edilmiş ve SSP Bürodan çekilmişti).
Bu uluslararası örgütlenmedeki ciddiyet sorunu kendini zaten şu şekilde göstermişti: Londra Bürosu, kâğıt üzerinde POUM’u en önemli örgütü, İspanyol Devrimini de tüm Avrupa’da devrimin patlak vereceği en önemli olay olarak değerlendirirken, Ekim 1936 ve Mayıs 1937 arasında İspanya meselesini ve Barselona konferansının düzenlenişini ele almak için yalnızca bir kez toplanmıştır!
Eğer Londra Bürosu başarısız olduysa da bu Troçkistlerin sekter tutumundan kaynaklanmaz, her ne kadar Troçki’nin ve bazı yoldaşlarının bu türden yadsınamaz hataları olduysa da. Olayları bu şekilde değerlendirmek soyut tartışmalara aşırı bir önem vermekten ileri gelir. Londra Bürosu’nu mecalsizliğe mahkûm eden günün büyük sorunları karşısında ortak bir yönelim benimseme ve eylemde bulunma noktasındaki kifayetsizliktir. Programatik anlaşmazlıklar yalnızca stratejik hataların yoğunlaşmış ifadesidir. Bu ayrımlar daha “kardeşçe” bir üslupla veya (etkisiz kalmaya mahkum ancak karşı kanadı sıkıştırmaya yarayacak) daha sistematik ortak eylem önerileriyle aşılamazdı.
Londra Bürosu’nun katılımcıları üzerinde etkili olan toplumsal güçler (sosyal-demokrat bürokrasi, Stalinist bürokrasi ve savaşın son hazırlık evresinde “demokratik” emperyalizmler), gerçekten proleter ve devrimci sosyalist (komünist) güçler tarafından etkisiz hale getirilemeyecek kadar güçlüydü. Londra Bürosu’nun başarısızlığının temel sebebi budur.
Kaynak: Quatrieme Internationale, no.39, Aralık 1990-Ocak 1991.
Çeviri: Uraz AYDIN
Metinde geçen siyasal parti ve gruplar:
BOC: Bloque Obrero Campesino-İşçi Köylü Bloğu, Joaquin Maurin tarafından kurulur; İberya Komünist Federasyonu’na bağlıdır. 1935’te Andreu Nin’in İspanya Komünist Solu’yla (ICE) birleşip POUM’u oluşturur.
DNA (Der Norske Arbeiderpartei-Norveç İşçi Partisi): II. Enternasyonal’e üye olan parti 1919’den 1923’e kadar III. Enternasyonal’e katılır, 1927’de sosyal-demokratlarla tekrar birleşir ve 1932’te IAG’nin kuruluşuna katılır. Hükümete katılmadan kısa zaman önce, 1935’te IAG’den çekilir.
IAG (Internationale Arbeitsgemeinschaft-Uluslararası Emek Topluluğu): Sol sosyal-demokrat, muhalif komünist ve merkezci örgütlerden oluşan topluluk. 1932’de kurulur ve Londra Bürosu tarafından koordine edilir.
ILP: Independent Labour Parti (Bağımsız Emek Partisi), 1893’te sosyalist bir program üzerinden kurulur, Britanya İşçi Partisi’nin oluşturucu unsurlarından biri; giderek sola kayması sonucu İşçi Partisi tarafından 1932’de ilişkileri kesilir; o zaman 5 milletvekili vardı ve Londra Bürosu’na zemin oluşturmuştur.
Italyan Maksimalistler: İtalyan Sosyalist Partisi’nin otuzlu yıllarda Angelica Balabanov tarafından yönetilen bir akımı; iki Enternasyonal’in birleşmesini savunuyor.
OSP: Onafhankelijk Socialistische Partij-Hollanda Bağımsız Sosyalist Partisi, Sosyal-demokrat partiden bir sol kopma sonucu 1932’de P.J. Schmidt tarafından kurulur.
POUM: Partido Obrero de Unificacion Marxista (Birleşik Marksist İşçi Parti), 1935’te ICE ile BOC’nin birleşmesi sonucu oluşur, Katalonya’da önemli bir kitle tabanına sahipti.
RSAP: Revolutionair Socialistische Arbeiders Partij – Hollanda Devrimci Sosyalist İşçi Partisi. OSP ile RSP’nin birleşmesinden oluşur, LCI’yle ilişkilidir.
RSP: Revolutionair Socialistische Partij – Devrimci Sosyalist Parti, 1929’da Hollanda’da Sneevliet tarafından sol komünist ve sendikalist temellere dayanarak kurulan parti. OSP’yle birleşip RSAP’ı oluşurdu.
SAP: Sozialistiche Arbeiterpartei Deutschlands – Almanya Sosyalist İşçi Parti, sol sosyalist milletvekillerinin SPD’den ihraç edilmesinin ardından 1931’de kuruldu.
Schutzbund: Cumhuriyetçi Savunma Birliği, 1918’den 1934’e Sosyalist Parti’ye bağlı Viyana işçi milisleri.
SFIO: Section Française de l’Internationale Ouvriere – İşçi Enternasyonali Fransa Seksiyonu, Leon Blum tarafından yönetilen sosyalist (sosyal-demokrat) parti.
USPD: Unabhängige Sozialdemokratische Partei Deutschlands- Almanya Bağımsız Sosyal-Demokrat Partisi, SPD’den 1917’de savaş karşıtlığı üzerinden kopar; Çoğunluğu 1920’de KPD’yle birleşirken, geri kalan kesim kısa zaman sonra sosyal-demokrasiye katılır.